23 Aralık 2019 tarihinde ilk Koronavirüs (Covid-19) teşhisi Çin’in Wuhan kentinde görülmüş ve akabinde tüm dünyayı etkileyerek 10 Mart 2020’den bu yana ülkemizde etkisini göstermiş olup bu tarihten itibaren de ülkemizde bu hastalığa karşı önlemler alınmaya başlanmıştır. Salgının bu denli büyümesi sonucunda Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan etmiş ve pandemiden çeşitli sektörlerde çalışan birçok işçi ve işveren oldukça etkilenmiştir. Yasal düzenlemeler ile birçok işyeri çalışmaya ara vermek durumunda kalmıştır. İşyerlerinin geçici süreyle kapatılması Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik’te zorlayıcı sebep olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda gerek işverene gerek işçiye iş sağlığı ve güvenliği açısından birçok hak ve yükümlülük getirilmiştir. Örneğin; iş hukuku mevzuatında salgın hastalıkların zorlayıcı sebep olarak kabul edilmesiyle işçi ücretsiz izne çıkabilir, iş görmekten kaçınabilir ve kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmektedir. İşverence de gerekli tedbirlerin alınmasıyla birlikte yaşanan durumun mahiyetinin farkında olarak hareket edilmesi gerekmektedir.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 4.maddesinde işverenin yükümlülükleri sayılmış ve bu yükümlülüklerin başında işçilerin sağlık ve güvenlikleriyle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Bu kapsamda işverenin işyerinde gerekli tedbirleri alması, işçilerin sağlık durumunu izlemesi ve risk hesaplaması yapması gerekirken buna paralel olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu m.13 uyarınca ciddi ve yakın tehlike içerisinde bulunan işçinin de kendi sağlığıyla ilgili doğru bilgiyi, Covid-19 virüsü taşıyıcısı olma riskinin var olup olmadığını sadakat yükümlülüğü çerçevesinde işvereniyle paylaşması ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmesi gerekmektedir. Ayrıca 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24.maddesi gereğince işçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçinin Covid-19 hastalığına yakalanması sonucu haklı nedenle fesih hakkı da bulunmaktadır.
• Ücretsiz izin: Ücretsiz izin, işçinin bir süre işe gitmemesi ve bu süre boyunca ücret talep etmemesini ifade etmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda da buna ilişkin hükümler mevcuttur. Pandemi sürecinde birçok işveren işçilerini ücretsiz izne çıkartarak onların iş gücünden yararlanamamakta ve işçi de ücret ve SGK primlerine hak kazanamamaktadır. Bu durum işçinin çalışma sürelerinde esaslı değişiklik olarak kabul edilmektedir. Hal böyle ikenöncelikle dikkat edilmesi gereken nokta ücretsiz izne çıkılabilmesi için işçinin rızasınınzorunlu bir unsur olduğudur. Şöyle ki ancak iki tarafın karşılıklı anlaşması sonucunda işçi ücretsiz izne çıkabilmektedir. Bu anlaşma da işverenin işçiye yapacağı yazılı bildirimle gerçekleşecek olup işçinin bu bildirime altı gün içerisinde olumlu yanıt vermesine bağlıdır.
• İşten Kaçınma Hakkı : 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13.maddesinde düzenlenen işten kaçınma hakkının kullanılabilmesi,ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanların kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmelerine bağlıdır. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır. İlgili hükme dikkat çekilecek olursa Covid-19 vakasıyla karşılaşılabilecek bir durumun varlığı halinde işten kaçınma hakkı, tedbir talebinden sonra tedbir alınıncaya kadar işçinin haklarına zeval vermeden uygulanacak olup bunun bir iş bırakma olmadığının kabulü gerekmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki işverenin iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı çerçevesindeki koruma tedbirlerini alması durumunda işçinin iş görmekten kaçınma hakkı bulunmamaktadır.
• Ücretli izin: Bir işçinin yıllık izne hak kazanması bir yıl ve daha fazla çalışmış olmasına bağlıdır. İşveren tek taraflı olarak yıllık izni kullandırma zamanını seçebilme hakkına sahip olup çalışma süresi bir yılı doldurmuş olan çalışanlarını ücretli izne gönderebilmektedir. Henüz bir yılı dolmamış işçiler için ise gelecek yıla mahsup edilecek şekilde ‘avans izin’ uygulamasıyla ücretli izin kullandırabilir. Ancak iznin avans olarak kullandırıldığı bir işveren tarafından düzenlenecek belgeyle sabit olmalıdır. Ücretli izin uygulamasında işçiler ücrete hak kazanır ve SGK primleri tam olarak ödenir.
• Kısa Çalışma Ödeneği :Kısa çalışma ödeneği,Covid-19 salgını gibi zorlayıcı sebep ve benzeri hallerin varlığı durumunda işyerindeki çalışma sürelerinin geçici olarak 1/3 oranında azaltılması veya durdurulması hallerinde, üç ayı aşmamak üzere sigortalılara çalışamadıkları dönem için bir gelir desteği sağlamak amacıyla yapılan uygulamadır. İşçinin kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmesi için işverenin kısa çalışma talebinin yerinde bulunması, işçinin kısa çalışmaya tabi tutulması,kısa çalışmanın başladığı tarih itibarıyla son 60 gün hizmet akdine tabi olması ve son 3 yılda en az 450 gün süreyle prim ödeme şartlarını taşıması gerekmektedir. Bu şartları sağlayan her işçi işyerinde kaç işçinin olduğuna ya da işverenin sigorta ya da vergi borcunun olup olmadığına bakılmaksızın bu destekten yararlanabilmektedir. Bu ödenekten yararlanılabilmesi için işçinin onayına ihtiyaç bulunmamakla birlikte işverenin İŞKUR’a başvurması gereklidir.
• İşçinin Haklı Sebeple Fesih Hakkı: Yukarıda da kısaca bahsedildiği gibi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24.maddesinde işçinin haklı sebeple fesih hakkının kapsamı açıklanmıştır. Bu maddeye göre işçinin yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren ya da işyerinde bulunan başka bir işçinin yeni nesil Koronavirüs hastalığına yakalanmış olması haklı fesih sebebi sayılacak ve işveren işçinin haksız fesih yaptığına ilişkin bir iddiada bulunamayacaktır. Ancak dikkat etmek gerekir ki maddenin lafzından anlaşıldığı üzere hasta kimsenin haksız fesih yapabilecek olan işçiyle yakından ve doğrundan buluşup görüşmesi gerekmektedir. Fesheden taraf işçinin kendisi olduğundan da işçi, ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır.
• Zorlayıcı Neden Kapsamında İşverenin Fesih Yasağı : Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre salgın hastalık zorlayıcı sebep olarak kabul edilmektedir. İçinde bulunduğumuz süreçteki Covid-19 salgını da bu kapsamda değerlendirilir. Bu kapsamda zorlayıcı sebebin 1 haftadan daha uzun sürmesi halinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 7244 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen geçici 10 uncu maddeyle, İş Kanunu kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin iş sözleşmesinin, 17/04/2020 tarihten 17/07/2020 tarihine kadar 3 ay süreyle işveren tarafından feshedilemeyeceği (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri haller nedeniyle fesih hariç) düzenlenmiştir. Bu süre 2707 sayılı Karar ile 1 ay uzatılmıştır. Şöyle ki bahsedilen süre boyunca işveren iş akdini feshedememekte ve yalnızca işçi tarafından iş akdi feshedilebilmektedir. İş akdini feshedemeyen işveren, işçiyi tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarabilir, işçinin işveren tarafından ücretsiz izin yapmasına karar verilmiş olması işçiye haklı nedenle fesih hakkı vermez.