Uluslararası hukukta “the right to oblivion” veya “the right to be forgotten” kavramlarının karşılığı olan unutulma hakkı, kişiye dair daha önce dijital hafızaya alınmış olan kişisel verinin kişinin talebi üzerine tekrar ulaşılamayacak biçimde yok edilmesi, silinmesi anlamına gelmektedir.
Unutulma hakkının 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi’ne dayanan kişisel verilerin korunmasına ilişkin olduğunu savunanlar varsa da unutulma hakkı adı altında yapılan ilk kanun çalışması 2010 yılında Fransa’da yapılmıştır. Kanun teklifi, makul süreden sonra veya ilgilinin isteği doğrultusunda e-mail ve telefon mesajlarının ortadan kaldırılması internet ve telefon firmalarına yükümlülük getirilmesi konusundadır. 2012 yılında AB tarafından düzenlenen taslağın 17.maddesinde “Unutulma ve Silinme Hakkı” düzenlenmiştir. Taslak yürürlüğe girmeden Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) tarafından alınan “Google kararı” da denilen kararla unutulma hakkına ilişkin ilk içtihat oluşmuştur. Bu karardan sonra Mayıs 2014’ten Kasım 2015’a kadar 1milyon 234 bin kullanıcı kaldırma talebinde bulunmuş bunların %42’sinin talepleri kabul edilmiştir. Ülkemizde ise 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile 20.maddenin 3.fıkrasına kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının çerçevesi eklenmiştir. Buna müteakip 7.4.2016 tarihinde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Dünya nüfusunun yarısından fazlasının aktif olarak internet kullanıcısı olması, teknolojinin gelişmesi ve verilerin hızlı bir şekilde işlenmesi unutulma hakkının kullanılmasının yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Aynı şekilde elde edilen bilgi hukuka uygun elde edilmiş olsa da güncelliğini yitirmesi gibi sebeplerle ilgili kişinin geçmişiyle yargılanmak istememesi ya da kendisine önyargılı bir yaklaşımın olmasından çekinmesi de bu hakka ilişkin taleplerin artışına birer nedendir.
Belli kriterlerin varlığı halinde unutulma hakkının kullanılması talebinin kabul edilebilirliği artmaktadır. İlgilinin unutulma hakkının kullanabilmesi için mahkeme tarafından;
- İlgili kişinin kamusal yaşamda önemli rol oynayıp oynamaması,
- İlgili kişinin çocuk olup olmaması,
- Bilginin içeriğinin doğru olup olmaması,
- Bilginin kişinin iş hayatıyla ilgili olup olmaması,
- Bilginin ilgili kişi hakkında hakaret, onur kırıcı iftira taşıyıp taşımaması,
- Bilginin özel nitelikli kişisel bilgi(hassas veri) niteliğinde olup olmaması,
- Bilginin güncel olup olmaması,
- Bilginin ilgili kişi hakkında bir önyargıya sebep olup olmaması,
- Bilginin ilgili kişi hakkında bir risk içerip içermemesi,
- Bilginin ilgili kişi tarafından yayınlanıp yayınlanmaması,
- Bilginin gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilip değerlendirilmemesi,
- Bilginin yayınlanmasının bir zorunluluk olup olmaması,
- Bilginin ceza gerektiren bir suçla ilgili olup olmaması gibi kriterler incelenir.
Kriterlerin değerlendirilmesinden kısaca bahsedilecek olursa; kamusal yaşamda önemli rolü olan kimselere ait verilerin gerek kamunun bilgisine sunulması gereken bilgileri de içerebileceği gerek toplumun bazı meslekleri icra eden profesyonellerin uygulamalarından korunabileceği gibi düşüncelerle unutulma hakkının kullanım talebinin kabul edilebilirliği sıradan kimselere göre daha düşüktür. Ancak tabii ki silinmesi talep edilen veri ilgili kişinin özel hayatına ilişkin bir bilgiyse, kamusal yaşamda rolü olan kişiler hakkında da olsa silinmesi olasıdır. Başka bir kriter olan silinmesi talep edilen bilginin öznesinin bir çocuk olması durumunda gözetilmesi gereken en önemli ilke “çocuğun üstün yararı” olacaktır. Verilerin yayınlandığı sırada reşit olmayan bir kimseye dair verilerin kaldırılması talebinin kabul görme olasılığı yüksektir. Elde edilen bilginin yanıltıcı olması veya doğru olmaması, bu hakka ilişkin taleplerin kabul edilebilirliğini artırır ancak bilginin doğru olması durumunda da bilginin artık güncel olmaması ya da ilgili kişi açısından bir risk taşıması, önyargıya sebep olması ya da özel nitelikli kişisel veri olması da arama motorlarından bağlantıların kaldırılmasına yönelik taleplerin kabul görme olasılığını artıran unsurlardandır.
Stj. Av. Deniz BEKAR