Sürdürülebilirlik kavramı, ilk olarak 1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan “Brundtland Raporu” başlıklı metinde kullanılmıştır. İsmini Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu Başkanı olan eski Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland’tan alan Brundtland Raporunda sürdürülebilirlik kavramı “Bugünün gereksinimlerini, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma” şeklinde tanımlanmıştır. Birçok farklı alanda kullanılan bu kavramın temel özelliği bugünün gereksinimleri karşılanırken gelecek nesillerin gereksinimlerini de korumaktır.

 

(İngilizce, “environment”,“social” ve “governance” kelimelerinin kısaltması olan) ESG terimi ise ilk defa 2004 yılında Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesinden sonra yayınlanan “Who Cares Wins” (Önem Veren Kazanır) başlıklı raporda kullanılmıştır. Türkçesi, çevresel, sosyal ve yönetişim(ÇSY) şeklinde olan ESG ile amaçlanan; şirketlerin, sürdürülebilirlik açısından sorumlulukları doğrultusunda ne kadar sürdürülebilir çalıştıklarını anlamak, değerlendirmek ve derecelendirmektir.

Bir şirketin ESG performansı ile şeffaf, doğru ve karşılaştırılabilir finansal olmayan bilgileri sunması/açıklamaları şirketin; çevresel, sosyal ve yönetişim uygulamalarının incelenmesini ve söz konusu şirketin performansı ve potansiyelleri hakkında değerlendirme yapılmasını sağlamakta olduğundan şirketlerin EGS performansları şirket hakkında yol gösterici niteliktedir. Şirketin iyi bir ESG yönetimi olması, ESG skorunun da iyi olmasına; bu durum da, şirketlerin yatırım almasını kolaylaştıracaktır.